Lavanta Kullanımının Tarihi

Lavanta; olağanüstü güzelliği, kendine özgü kokusu ve pek çok alanda kullanımıyla bilinen, nane ailesinden çiçekli bir bitkidir. Kökeninin Akdeniz, Hindistan ve Orta Doğu bölgesi olduğuna inanılmaktadır. Menşe ülkelerinin yanı sıra, günümüzde Avrupa, Avustralya, Yeni Zelanda, Kuzey ve Güney Amerika’da da ekimi yapılmaktadır. Eski Yunanlılar, Suriye’nin Naarda kentinde yetişen bu çiçeklerden dolayı lavantaya “nardus” adını vermiştir. İncil’de de adı geçen ve kutsal sayılan bir bitkidir. Bahçecilik, fırıncılık ve uçucu yağların dünyasında bilinen lavanta, günümüzde önemli bilimsel araştırmalara kaynak olmuştur. Peki modern zamanlardan önceki kullanımına bakmaya ne dersiniz?

İlk lavanta ekiminin ve kullanımının yaklaşık üç bin yıl önce gerçekleştiği Eski Mısırda belgelenmiştir.

Eski Mısırlılar, lavantayı yatıştırıcı ve iyileştirici merhemlerde, parfüm olarak ve mumyalamada kullanıyorlardı. Tutankamon’un mezarı açıldığında, lavanta merhemi benzeri bir materyal içeren kavanozlar bulunmuştur. Zengin insanlar, bu merhemin katı halini başlarına koyarlar, erimiş halini ise vücutlarında parfüm olarak kullanırlardı.

Eski Roma’da lavanta; şifa verici ve antiseptik olan nitelikleri, böcekleri uzaklaştırmadaki faydaları ve temizlikte kullanıldığı için tanınmıştır. Romalı askerler, savaş yaralarına pansuman yapmak için lavantayı seferlerde yanlarında götürmüşlerdir. Lavanta, ortamın kokusunu tatlandırmak, hasta odalarını dezenfekte etmek ve dini törenlerde tütsü olarak kullanılmıştır. Ayrıca bu değerli aromatik bitkinin yatıştırıcı ve iyileştirici niteliklerinden de haberdarlardı.

Akdeniz’de gemicilikle uğraşan Fenike halkı ticaret için İngiltere’ye gittiklerinde, lavantayı ilk olarak İngiltere’ye götürmüşlerdir. İngiltere’de kraliçeler, kokusu ve görüntüsünün güzelliğinden dolayı kraliyet yemekleri için kurulan sofraların lavanta ile süslenmesini istemişlerdir. Lavanta seven Kraliçe Elizabet ise, onu sık sık migrenlerini tedavi etmek için çaylarda ve parfüm olarak kullanmıştır. Lavanta kokusu, İngiltere’de kullanılan en eski parfümlerden biridir. İngiliz hükümeti genel olarak lavanta çiftliklerinin gelişimini teşvik etmiştir. Mor çiçeklerinde biriken esansiyel yağı çıkarmak için ilk olarak 16. yüzyılın başlarında damıtılma yapılmıştır. 

Veba Hastalığına Karşı Lavanta Kullanımı

1630’lar boyunca Fransa’da Toulouse şehrini tahrip eden korkunç “Büyük Veba” sırasında, hastalığa karşı bağışıklık kazandıran ve “4 Hırsız Sirkesi” olarak bilinen gizemli bir formül ortaya çıkmış; sonrasında bu formülün sirkeye batırılmış kekik, lavanta, biberiye ve adaçayından yapıldığı öğrenilmiştir. Aynı dönemlerde, Londra’da vebadan korunmak için insanlar bileklerine lavanta bağlamışlardır. Lavantanın bu kullanımı, onun vebayı taşıyan pire gibi böcekleri uzaklaştırma özelliğinden gelmektedir.

1700’lerin Fransa’sında farmakoloji hala gelişmemiş olmasına rağmen, kurulan ordu hastaneleri lavanta kullanımını da içeren yeni tedavilere öncelik etmiştir. Parlamento, lavantanın sahip olduğu zengin özelliklerin farkına varıp hasatı ve uçucu yağının özütlenmesi ile alakalı düzenlemeler getirmiştir. 

Osmanlı döneminde de esansiyel yağların ve kokuların kullanımı yaygındı. Hürrem Sultan’ın hayatında erguvan ve lavantanın önemli bir yer tuttuğu bilinmektedir. Lavantanın sahip olduğu cilt onarıcı ve stres giderici etkilerinden dolayı sultanlar ayaklarına lavantayla masaj yaparmış. 

Günümüzde, stres ve kaygının hepimize zarar verdiği 21. yüzyılda, Lavanta yağının kaygıları hafiflettiği, yaşam tarzımızı önemli ölçüde iyileştirmemizi sağlayan iyi olma duygumuzu arttırdığı; aynı zamanda enfeksiyonlara karşı doğal savunmayı oluşturma etkileri gösterilmiştir.

Kaynaklar