İlerleyen Yaşlarda Dikkat Edilmesi Gereken Konu: Mikronutrientler

Mikro besin anlamına gelen mikronutrient canlıların fizyolojik fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmeleri için yaşam süresince almaları gereken vitamin, mineral ve yağ asitleridir. Mikronutrient ihtiyaçları organizmadan organizmaya farklılık gösterir. İnsanlar çok sayıda vitamin ve mineral ve yağ asitlerine ihtiyaç duyar. İnsanların bu besinlere duyduğu ihtiyaç, günlük neredeyse 100 gramın altında olmasına rağmen ilerleyen yaşlarda bu besinlerin yaşın ihtiyacını karşılayacak kadar vücuda kazandırılması zorlaşır. Mikronutrientler insan vücudunda sentezlenemediğinden dışarıdan alınması zorunludur. Vücuttaki önemli ve özellikle yaşlılık döneminde daha çok dikkat edilmesi gereken birçok fonksiyonun gerçekleşmesinde oynadıkları rol sebebiyle, düzenli ve yeterli mikronutrient alımı ihmal edilmemelidir.

Yaşlılık döneminde zorlaşan sindirim olayı da göz önünde bulundurulunca bu mikronutrientlerin takibinin yapılması daha önemli hale gelmektedir. Yetersiz mikro besin alımı vücudun yaşlanma sürecini hızlandırabileceği gibi bağışıklıkgörme ve duyma performansı ve bilişsel aktiflik noktasında kişiye sorun çıkarabilir. Bağışıklık sistemini zayıflatan mikronutrient eksikliği, vücudu hastalıklara karşı savunmasız bırakır; omega 3 beyin sağlığını olumlu etkilediği gibi nörodejeneratif hastalıklara yakanlanma riskini de azalttığı bilinmektedir.  Bunun tam tersi olarak; osteoporosisdiyabet ve kanser gibi kronik hastalıklar mikro besin ihtiyacını arttırabilir. Bu yüzden yaşlılık dönemindeki bireylerin vitamin, mineral, eser elementler ve esas yağ asitleri bakımından optimal düzeyde teminini sağlaması son derece önemlidir.

Spesifik olarak bazı mineral ve vitaminlerin eksikliklerinin sebep ve sonuçlarını ele alalım:

E Vitamini Eksikliği

E vitamini yetişkinlik döneminden sonra düzenli tüketildiğinde hücre bölünmelerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlayarak yaşlanmayı geciktirir. Yaşlı bireylerin diyetlerinde mutlaka bulunması gerekir. Yaşla birlikte organizmanın antioksidan ihtiyacı artar. Çünkü serbest radikallerin hücrenin yönetici molekülü olan DNA’ya verdiği hasar yaşla birlikte artmaktadır. Bu hasarın bir bölümünün onarılması için antioksidanlar yararlı olmaktadır.

Antioksidan, özelliği sayesinde serbest radikallerin zararlı etkilerini azaltır ve kanser riskini düşürür. Yaşlılarda sık görülen katarakt oluşumu ile E vitamini tüketilerek savaşılabilir. E vitamini eksikliği belirtileri bağışıklık sistemi zayıflığı, kas kütlesi kaybı, denge problemleri, odaklanma sıkıntıları, saç dökülmesi ve cilt problemleri olabilir. Bu problemler ilk aşamada gıda takviyeleri ve düzgün beslenme ile aşılabilir. Soya yağı ve diğer bitki yağlarında, kuru baklagillerde ve yeşil yapraklı sebzeler, E vitamini bakımından zengin başlıca besinler arasında yer alır.

Omega 3 Eksikliği

Özellikle kalp rahatsızlıklarıyla savaşmada etkili bir faktör olan omega 3 yaşlı bireylerin kalp sağlığı için önemli bir yere sahip. Omega 3’ün yağ asitlerinin koroner kalp riskini azalttığı biliniyor. Bu yağlar iyi kolesterol HDL’yi artırmaktadır. Yeterli miktarda alınan omega 3 kalp ritim bozuklukları riskini azaltır. Pıhtılaşma hücrelerinin sağlıklı bir durumda olmasına yardımcı olur ve bu hücreler de trombositlerin yapışkanlığını azaltarak pıhtılaşmaya bağlı damar tıkanması riskini düşürür.

Omega 3 yağlarının kanı incelterek felç riskini düşürdüğü, beynin kanlanmasını güçlendirdiği ve bellek sorunlarını azalttığı da bilinmektedir. Bunun yanında, beynin aktif çalışmasında önemli bir rolü olan omega 3, nörodejeneratif hastalıklara karşı da çok etkili. Vücut omega 3 yağlarını kendi üretemediği için besin takviyesi ile bu yağları dışarıdan almalıdır. Balık eti tüketimi omega 3 edinmek için tüketilmesi gereken bir besindir. Bunun dışında ceviz ve keten tohumunda da omega 3 bulunabilir.

Demir Eksikliği

Kentlerde yaşayan yaşlılarda demir eksikliğinden kaynaklanan kansızlık riskinin arttığı ve ortalama hemoglobin düzeylerinin düştüğü bilinmektedir. Bu nedenle yaşlılıkta demir eksikliği anemisi, sık rastlanan bir durumdur. Demir eksikliği olan yaşlı bireylerde en sık görülen şikayetler; solukluk, halsizlik, yorgunluk, en hafif günlük aktivitelerde nefes darlığı ve çabuk yorulma, baş dönmesi, bayılma, kulak çınlaması, çarpıntı ve baş ağrısı olarak kendini gösterir. Demir eksikliği, fiziksel performansta ciddi azalmalara yol açarken, kas gücünü de azaltır.

Demir eksikliği olan yaşlılar, olmayanlara göre üç kat daha fazla düşme riski ile karşı karşıya kalırlar ve bu hastalarda kırık vakası da daha fazla görülür. Bu eksikliği önlemek yahut tedavi etmek için tüketilmesi gereken en önemli vitamin, C vitaminidir. Bunun yanında demir eksikliğinden korunmak için özellikle kayısı, kuru baklagiller, taze sebze ve meyve türevlerini bolca tüketilmelidir. C vitamini demirin bağırsaklardan emilimini artırır. Demir eksikliği yaşayan kişilerin ise, demir emilimini azaltan besinler olan kafeinli içecekler, süt ve kepek ürünlerini tüketmemelidir.

Yaşlılık, yaşamın doğal döngüsünde bütün bireylerin geçireceği bir dönemdir. Bu dönemde önemli olan, vücudun ihtiyaçlarını dinlemektir. İnsan vücudu mikronutrient sentezleyemez ancak alımı canlılığın devamı için zorunludur. Eksikliğinde fizyolojik fonksiyonların aksaması yanında, birçok hastalığa da sebep olur.  İyi bir beslenme düzeni, özellikle erken yaşlanmaya karşı bireyleri güçlendiren bir etken olsa da, yaşlılık döneminde mikronutrient alımına dikkat edilmeli, gerekli durumlarda gıda takviyelerine başvurulmalıdır.

Kaynakça

https://www.researchgate.net/publication/311910057_Yaslilikta_Vitamin_ve_Eser_Elementlerin_Akilci_Kullanimi