0

Makaleler » Blog

Endüstriyel Gıdaların Zararları Gıda Takviyeleri İle Önleniyor

İnsanoğlu binlerce yıldır besinlerini muhafaza etmek için farklı metotlar kullanıyor. Günümüzde ise besinleri uzun süre taze tutmak ve raf ömürlerini uzatmak için birtakım işlemlere tâbi tutulan ve endüstriyel gıdalar olarak adlandırılan yiyecekler yaygın hale geldi. İnsan sağlığına zararları oldukça fazla olan endüstriyel gıdalardan alınamayan besin ihtiyacının karşılanması, diğer bir deyişle sağlıklı beslenmeye dönüş ise gıda takviyesi ile mümkün.

devamı için tıklayın

Gıdanın Endüstriyelleşmesi İnsanları Nasıl Etkiledi?

Asırlar boyu insanların hem beslenme ihtiyaçları değişti hem de geçimini sürdürebilmek için uyguladığı tarım pratikleri endüstriyelleşti. En çok ürünü elde edebilmenin kaygısıyla yapılan işlemler tarım ürünlerinin kalitesini düşürmeye başladı, ürünler büyük değişimlere uğradı. Artan nüfus ve hızlanan üretim bantlarıyla gıdanın gün geçtikçe endüstriyel pazara entegre oluşu, gıdaların halihazırdaki formunda da değişiklikler yarattı ve doğal olarak insan bünyesine olan etkisi değişti. Peki kullanılan tarım ilaçları, genetik değiştirme yöntemleri, ürünlerin pişirilmesi ve muhafaza edilmesi insanları nasıl etkiledi?

devamı için tıklayın

İlaçsız Sağlıklı Yaşam ve Gıda Takviyeleri

Daha iyi ve sağlıklı bir yaşam, özellikle metropol hayatı içinde koşuşturma düşünüldüğünde gittikçe zorlaşıyor. Bu koşuşturmanın yarattığı telaş ve iş stresi eklenince bireylerin kendilerine vakit ayırmaları da güçleşiyor, farkında olmadan sağlıklı beslenmekten uzaklaşıyorlar. Kahvaltı yapmadan başlanan günlerde kahve yanında atıştırmalıklar uzun vadede faydadan çok zarar getiriyor. Peki metropollerde sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için neler yapabiliriz?

devamı için tıklayın

İlerleyen Yaşlarda Dikkat Edilmesi Gereken Konu: Mikronutrientler

Mikro besin anlamına gelen mikronutrient canlıların fizyolojik fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmeleri için yaşam süresince almaları gereken vitamin, mineral ve yağ asitleridir. Mikronutrient ihtiyaçları organizmadan organizmaya farklılık gösterir. İnsanlar çok sayıda vitamin ve mineral ve yağ asitlerine ihtiyaç duyar. İnsanların bu besinlere duyduğu ihtiyaç, günlük neredeyse 100 gramın altında olmasına rağmen ilerleyen yaşlarda bu besinlerin yaşın ihtiyacını karşılayacak kadar vücuda kazandırılması zorlaşır. Mikronutrientler insan vücudunda sentezlenemediğinden dışarıdan alınması zorunludur. Vücuttaki önemli ve özellikle yaşlılık döneminde daha çok dikkat edilmesi gereken birçok fonksiyonun gerçekleşmesinde oynadıkları rol sebebiyle, düzenli ve yeterli mikronutrient alımı ihmal edilmemelidir.

devamı için tıklayın

Modern Çağda Yeni Bir Beslenme Alışkanlığı: Fonksiyonel Gıdalar

Teknolojinin gelişmesi hayatımızı kolaylaştırırken aynı zamanda yaşam standartlarımızı da değiştirmeye başladı. Bilgiye ulaşmanın kolaylığı ve eğitim alanındaki ilerlemeler ile ticaretin küreselleşmesi birleşince tüketicilerin de özellikle beslenme konusunda beklentileri değişti. Gıdalardan kaynaklanan sağlık sorunlarına çözüm arayışları, tüketicilerin iyi beslenme, daha uzun bir ömür ve tedavi masraflarını azaltma isteği, besinlerin yeni formlar almalarına neden oldu. Bu noktada gıda, teknoloji ve mühendislik alanları ortak çalışarak organik tarım uygulamaları ile güvenilir gıdaların tüketicilere sunulmasını sağladı. Tüketim pazarında önemli bir yer edinen ve her geçen gün talebi artan bir diğer gıda türü ise fonksiyonel gıdalar.

devamı için tıklayın

Omega-3 ve Omega-6 Yağ Asitleri

Omega-3 ve Omega-6 Yağ Asitleri Yağların yapıtaşı olan yağ asitleri karbon zincirlerinde çift bağ bulunup bulunmamasına bağlı olarak doymamış veya doymuş yağ asidi olarak adlandırılırlar. Doymamış yağ asitleri çift bağın ilk hangi karbonda yer aldığına göre ise omega-3, 6 veya 9 gibi isimlendirilirler. Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri vücudumuz tarafından sentezlenmediğinden diyetimiz ile almamız gerekmektedir. Bu nedenle esansiyel yağ asitleri olarak adlandırılırlar. Omega-3 yağ asitleri vücudun depolayıp enerji kaynağı olarak kullandığı yağ asitleri olmaktan ziyade başta hücre zarları yapısında bulunmak üzere birçok yapısal ve fizyolojik süreçte çok önemli roller oynamasıyla öne çıkmaktadır.

devamı için tıklayın

Uykunun Sağlığımız Üzerindeki Etkisi

Günün tüm yorgunluğu üzerimizden attığımız uyku her ne kadar yeterince ciddiye alınmasa da günün yaklaşık üçte birini ayırmış olduğumuz bu eylemin önemi hiç de azımsanacak gibi değil. Yapılan birçok bilimsel çalışma sağlığımız için uykunun ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Dünya Sağlık Örgütü’nün -Herkes İçin Sağlık- hedefine göre, herkes gerekli miktar ve kalitede uykuya teşvik edilmelidir. Peki neden? Uyku, merkezi sinir sistemi ve bilişsel işlevi düzenlemek için çok önemlidir; sadece hafıza için değil aynı zamanda karmaşık sorunlara özgün çözümler bulabilme yeteneğimiz de büyük ölçüde uykuda gelişmekte ve beyindeki sinaptik bağlantılar oluşmaktadır. Ayrıca yapılan araştırmalar uyku sırasında birçok genin ve metabolik yolun aktifleşerek yenilenmeningerçekleştiğini de göstermiştir. Yine bağışıklık hücrelerinin uyku sırasında artış gösterdiği ve bu sayede gecenin, onarım ve iyileşme açısından mükemmel bir zaman olduğu görülmüştür.

devamı için tıklayın

Vücudumuzun Düzenleyici Mikronutrientleri: Vitaminler

Vitaminler İsmi “yaşam için gerekli amin” den gelen vitaminler, vücudumuzda meydana gelen birçok biyokimyasal reaksiyonun aksamadan gerçekleşmesini sağlayan önemli katalizörlerdir. Sanılanın aksine vitaminler, doğrudan enerji vermezler, fakat protein, yağ ve karbonhidratlardan enerji elde etmemize imkan sağlarlar. Çoğu organizmada sentezlenmeyen ya da yeterli miktarda bulunmayan bu mikro düzenleyicileri diyet ile dışarıdan almamız önemlidir.

devamı için tıklayın

Bir Antioksidan olarak Vitamin E

Tükettiğimiz besinlerin içeriğinde yer alan vitaminler farkında olmasak da vücudumuzun düzenli işleyişinde önemli bir yere sahip. Bunlardan biri de E vitamini. E vitamini, bazı gıdalarda doğal olarak bulunan, antioksidan aktiviteye sahip yağda eriyen bir vitamin çeşididir ve vücudumuz tarafından sentezlenemez. Çoklu doymamış yağ asitlerinin oksidasyonla zarar görmesini engellediği ve serbest radikalleri yok edebildiği için gıda ve kozmetik ürünlerinin içinde de sıklıkta kullanılmakta.

devamı için tıklayın

Chia Tohumları

Taneleri her ne kadar minik olsa da son yılların süper gıdası ya da fonksiyonel gıdası olarak adlandırılan Chia tohumlarının besleyici özellikleri çok fazla. Somondan çok daha fazla omega 3 yağ asitlerini içeren bu gıda aynı zamanda lif, protein, kalsiyum, fosfor ve çinko bakımından da zengin. Kullanımı MÖ 3500’lü yıllara dayanan chia’nın, dini törenlerde Aztek tanrılarına sunulduğu ve maya dilinde “güç” anlamına geldiği bilinmektedir. Kökeni Orta-Güney Amerika’ya dayanmakta olan Salvia hispanica L. bitkisinden elde edilen bu tohumların sağlığımıza olan desteği de oldukça fazla. İki çorba kaşığı Chia tohumu (28 gram) yaklaşık 140 kalori, 4 gram protein, 11 gram lif, 7 gram doymamış yağ, günlük alınması gereken kalsiyum miktarının % 18’ ini ve eser miktarda çinko ve bakır minerallerini içerir. Omega-3 yağ asitlerince en zengin bitki kaynağıdır. Chia tohumları aynı zamanda vücut tarafından yapılamayan dokuz temel amino asidi içermektedir. Chia tohumları gibi fonksiyonel gıdalar, beslenme dışında kolesterolü düşürmek, bağırsak sağlığını korumak gibi faydalar sunması için kullanılabileceği bildirilmiştir. Chia tohumları, sağlık bilincine sahip tüketiciler için, fırınlanmış hamur işleri ve atıştırmalıklar gibi daha az besleyici öğelere eklenerek, fonksiyonel bir bileşen haline getirilebilir.

devamı için tıklayın
 
Sonraki

Alışveriş Sepetim